Bir kuş gibi uçmak kesinlikle tarif edilmez bir duygudur. Yelkenkanatlar da bu zevki insanoğluna sunan hava araçlarıdır. Yelkenkanat uçuşu sadece insanı heyecanlandıran bir olaydan daha fazlasıdır. Yelkenkanatın ne olduğunu, nereden geldiğini, neler yapabildiğini anlamak için; her şeyden önce bunun bir spordan çok, bir bilim olduğunu kabul etmek gerekir. Yelkenkanatların geçmişi bugünkü aerodinamik kuralları ve araştırmaların temelini oluşturur. Ama şimdiki yüksek teknolojiye göre o zaman bu bilgiler anlaşılması güç bilgilerdi. Bu bilgi eksikliği önceki dönemlerde bize meraklı ve cesaretli kişilerin dramatik hikâyelerinde kendini göstermiştir.
Yelkenkanatın geçmişi iki aşamayı kapsar. Bunlardan ilki şimdiki teknolojinin oluşumu öncesi denemelerle ortaya çıkan ve daha önceki denemelere göre aerodinamik prensipler temel alınarak yapılan uçuşların oluşturduğu tarihçe; diğeri ise şaşılacak malzemeler kullanılarak, cesaretle girişilmiş ilk uçuş denemeleri ve mitolojik hikâyelerdir.
Örneğin Çin İmparatoru Shun’un (MÖ 2200) bir kuleden iki tane geniş şapka benzeri materyalle yaptığı uçuş denemeleri geçmişe dair önemli hikayelerden birisidir. Bu hikaye günümüzde kule ve binalardan atlayan paraşütçülere geçmişten gelen bir örnektir. Buna benzer olarak orta çağda tutkal ve tüyle yapılan kanatlarla dik yamaçlardan yapılan uçuş denemelerine ait tarihi belgeler de mevcuttur. Eski İstanbul’da ise büyük kumaş ve tahta parçalarıyla yapılan bir kanatla Hezar-i Fen Ahmet Çelebi’nin yaptığı uçuş denemesi havacılık tarihine ışık tutan önemli bir uçuş denemesidir. Hezar-i Fen Ahmet Çelebi bunu ilk söylediğinde herkes onu deli sanmış ve alay etmişti ama sonuçta uçmuş ve herkesi şa-şırtmıştı. Böylece havacılık tarihine ilk uçan insan olarak geçmiştir.
Ama en popüler ve en eski uçuş hikayesi Yunan mitolojisi olan Ikarus ve Daedulus’un efsanesidir. Yunan tanrısı Daedulus çok başarılı bir mimardır ve içinden çıkılması imkansız bir labirent inşa eder. Bunun se-bebi de kendine karşı gelen oğlu Ikarus’u bu labirente hapsetmek ve cezalandırmaktır. Sonunda labirente oğlunu hapseder ve daha sonra affedince ona bal mumundan bir kanat yaparak labirentten kurtulacağını söyler ve uçmaya başladıktan sonra çok fazla yükselmemesini, güneşe yaklaştıkça kanatlarının eriyeceğini ve düşeceğini söyler. Ikarus bu kanadı yapar ve uçarak labirentten kurtulur. Ancak uçmak öyle zevk vermiştir ki babasının söylediklerini unutur ve yükselmek ister. Bir süre sonra kanatları erir ve denize düşerek ölür. İşte bu hikaye, uçmanın ilk koşulunun kuşları gözlemlemek olduğunu ve son derece zevkli bir deneyim olduğunu binlerce yıl öncesinden bize bildirmiştir.
Rönesans döneminde ise Leonardo Da Vinci zekası ile insan gücünü kullanarak yaptığı kanatlarla, ileriye çekiş gücü oluşturmaya çalışmış ve bunu yapmadan önce rüzgarla ve aerodinamik kanunlarla, kuşların ve yarasaların kanat yapılarıyla ile ilgili çok uzun ve detaylı araştırmalar yapmıştır. Sonuç olarak onun fantastik dizaynı, kas gücüyle çalışan ve kuş anatomisine hakim mekanik bir araçtı. Kuşların göğüs kasları vücut ağırlığına göre önemli bir yer tutar ve kas güçleri çok fazladır. Leonardo’nun hatası, kuşların sadece kas gücüyle değil kanat yapısıyla da uçtuklarını düşünememesiydi.
1894 yılında Alman Mühendis Otto Lilienthall uçmaya uygun sağlam ve kullanışlı, yelkenkanat biçimli bir planör yaparak uçmuştur. Lilienthall, özel olarak yapılmış bir tepeden 2000’ den fazla uçuş yapmıştır.
1903’teki motorlu uçaklardan ve 1922’den beri yapılan planörlerden sonra ancak 1948’de NASA uzay araştırmaları mühendisi Francis ROGALLO yeni bir yelkenkanat yarattı, bu yelkenkanat günümüz yelkenkanatlarının başlangıcı idi. Dr. Rogallo, bu yelkenkanatın ilk patentini 1948 yılında aldı. 1960’lı yılların sonlarına kadar bambu ağacından ve plastik malzemeden imal edilen Rogallo’nun yelkenkanatları, çok kısa zamanda yerini ticari olarak üretilmeye başlanan daha gelişmiş yelkenkanatlara bıraktı.
1966’da Bill MOYES ve Bill BENNET Avusturalya’ da su kayakları kullanarak yelkenkanat ile ilk uçuşu yaptılar, bu uçuşlar sırasında yelkenkanatlarını çeken ip kopunca havada serbest kaldılar. Böylelikle ilk modern yelkenkanat uçuşu başlamış oldu. Bill MOYES daha o zamanlar yelkenkanatı vücut ağırlığı ve oturak trapezi ile kullanıyordu. Bill BENNET yelkenkanatı Amerika’ya götürdü, koşarak veya kar kayağı ile kayarak uçmayı denedi, böylece yelkenkanat Amerika’da da tanınmış oldu.
1972 senesinde Almanya’nın en yüksek dağı olan Zugspitze’ den uçan Amerikalı Mike HARKER yelkenkanatı Avrupa’da popüler hale getirdi, bir sene sonra da ilk yelkenkanat okulunu açtı. 1974’de ise İsviçre Yelkenkanat Kulübü kuruldu. Henry BAYARD ve Verner PFANDLER ilk defa saatlerce uçuş yaptılar. 1974 sonbaharında Etienne RITHMER 1000’ci uçuşunda nokta inişi yaptı ve 1974’de ilk dünya yelkenkanat şampiyonası organize edildi.
1900'lü yılların son çeyreğinde ortaya çıkıp hızlı bir şekilde yayılan Yelkenkanatçılık tahminlerin üzerinde bir gelişme göstermiştir. 100 ft. Yüksekliğindeki kum tepelerinin üzerinden koşarak uçma hayallerini gerçekleştiren bu sporun öncüsü konumundaki insanlar, böyle kısa bir zaman içerisinde yamaçların kaldırıcı kuvvetleri ve termiklerle yelkenkanatların saatlerce havada kalabileceğini belki de hiç düşünmemişlerdi. Dahası, yelkenkanatların 20.000 ft.’i aşan yükseklerde 750 km’yi aşan mesafelere uçabileceklerini belki hayal bile edememişlerdi. Bu sporun kalitesi her geçen gün artmakta ve daha da gelişmektedir. Bugün günün herhangi bir saatinde yamaç süzülüşleri yaparak saatlerce havada uçan yelkenkanatlar hemen hemen her ülkede görülebilir.
Tüm bu gelişmelere paralel olarak ülkeler eğitim-öğretim programlarını da düzenli hale getirdi. Termik ve yamaç rüzgarı kaldırıcıları kullanılarak uzun mesafe uçuşları gerçekleştirildi. Hızlı gelişmeler riskleri de beraberinde getirdi. Kazalar; başlangıçta dizayn ve meteorolojik sebeplerden kaynaklanırlardı, fakat kanat dizaynlarının geliştirilmesi ve yeni malzemelerin kullanılmasından sonra pilotların kurallara uymaması kazaların ana sebebi olmaya başladı.
Yüksek dereceli emniyet sağlamak ve kanat performansını arttırmak amacıyla, üreticiler her yıl yeni gelişmeler sağladılar ve yelkenkanatları üretip bunları teste tabi tutmaya başladılar. Sivil Havacılık Otoriteleri de yeni kurallar koyarak bunları ICAO kuralları ile uyumlu hale getirdiler.
Bugün için yelkenkanatçılık birçok hava aracına göre pahalı olmayan bir alternatif olup, ICAO ve FAA tarafından çok hafif hava aracı olarak sınıflandırılmaktadır. Doğa ile iç içe olması nedeniyle, geniş bir kitle tarafından tutulup sevilmiş ve Dünya’da başlı başına bir sanayi ürünü konumuna gelmiştir.
Türkiye’de yelkenkanatçılık 1988 yılında THK tarafından İtalya’dan getirilen üç öğretmen ve bu dalda yetiştirilmek üzere alınan 10 pilot adayı ile İnönü Havacılık Eğitim Merkezi’nde başlatıldı.
Eğitim sonunda; 10 adayın 5’i başarılı olarak yelkenkanat pilotu oldu. Böylece THK tarafından getirilen yabancı öğretmen ve malzeme ile ilk defa Türk gençliği yelkenkanatla 1988'de tanışmış oldu.
İtalyan öğretmenler nezaretinde alınan temel eğitim üzerine arayışlar ve diğer ülkelerle işbirliği dönemi başladı. Bu konuda İngilizlerin eğitim sisteminin daha etkili olduğu görülünce İngiliz sistemini uygulamak üzere 1989 yılında bir İngiliz öğretmen pilot Türkiye'ye getirtildi. İngiliz öğretmen pilot, 5 pilot adayına İngiliz sistemine göre yeniden başlangıç, tekamül ve ileri tekamül kursları verdi. Eğitimleri iyice pekişen bu beş yelkenkanat pilotu yeterli uçuş saatine ulaştıkları görülünce bu kez 1989 yılı ikinci yarısında öğretmenlik kursu açılması zorunluluğu ortaya çıktı.
1989 yılında ilk yelkenkanat uçuş eğitimi gören 5 pilotu öğretmen olarak yetiştirmek üzere bu kez Norveç’ li öğretmen pilot Türkye’ ye getirilmiş ve 5 pilota öğretmenlik kursu vermiştir. Kursu başarıyla tamamlayan bu pilotlar öğretmenlik sertifikalarını almışlardır.
İki yıllık bir uğraştan sonra THK, kendi olanaklarıyla yelkenkanat kursları açılabilecek malzeme ve öğretmenlere sahip oldu. İlk kurs 1989 yılı sonlarına doğru açılmış ve hiçbir kaza olmadan başarı ile tamamlanmıştır. Yabancı öğretmenler tarafından yetiştirilen ilk Türk öğretmenlerinin verdiği kurslar sonunda bugün Türkiye'de THK tarafından yetiştirilen yelkenkanatçılar Türkiye’nin muhtelif yerlerinde emniyetle uçuşlarını sürdürmektedirler.
İlk yetişen bu Türk pilotlarına tecrübelerini artırmak ve yarışmacı niteliği kazandırmak amacıyla 1990 tarihinde Yeni Zelanda’dan getirtilen antrenör yardımı ile çalışmalara başlandı. Çalışmalar sonucunda Türk pilotlar o günün şartlarında kısıtlı zaman ve imkanlarla çok başarılı uçuşlar yaparak kendilerini daha da geliştirdiler. Daha sonra Yeni Zellanda’ lı antrenörden öğrendikleri deneyimleri de kendilerinden sonra gelen pilotları yetiştirmede kullandılar.
1990 yılından itibaren Türkiye’de Yelkenkanat bilinen bir havacılık sporu olarak gelişim sağlamış, Türk Hava Kurumu Yelkenkanat Kısım’ı tarafından birçok kurs açılmış ve çok iyi pilotlar yetiştirilmiştir.
THK 1997'de dünyada ilki yapılacak olan 1. DHO’ ya (Dünya Hava Oyunları) ev sahipliği yapma şerefini kazandı. Türkiye’ye organize etme yetkisi verildikten sonra 1997 yılında gerçekleşen 1. DHO’ da Türk yelkenkanat pilotları kazandıkları deneyimleri, bu oyunlarda Türk Milli Takımını oluşturarak gösterme şansını elde ettiler.
1996 Yılına kadar değişik okulların bünyesinde çalışan yelkenkanat, balon, microlight ve yamaçparaşüt kısımları bir araya getirilerek Çok Hafif Hava Araçları (ÇHHA) adı altında Türkkuşu'nda yeni kurulan okul çatısı altında toplanmıştır ve faaliyetlerine 2012 yılına kadar ÇHHA Okulu’nda devam etmiş, 2013 yılından itibaren ise faaliyetlerine Yelkenkanat Uçuş Eğitim Okulu olarak devam etmektedir.
1988 yılında Türkiye’de Yelkenkanat Branşı THK tarafından İtalya’dan getirilen iki öğretmen ve bu branşta yetiştirilmek üzere alınan 10 pilot adayı ile başlatıldı. Eğitim sonucunda 5 aday başarılı olarak Yelkenkanat pilotu olmaya hak kazandı. İtalyan sistemi emniyetsiz ve yetersiz bulunduğundan dolayı 1989 yılında bir İngiliz Öğretmen pilot getirildi ve 5 pilot adayına yeniden eğitimler verildi.
1989 yılında Norveç’ten getirilen öğretmen tarafından verilen eğitim sonucunda 5 pilot öğretmenlik sertifikasını almaya hak kazanmıştır.
Türkiye’de ilk Yelkenkanat kursu 1989 yılında açılmış ve başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.
1996 yılına kadar değişik okulların bünyesinde çalışan Yelkenkanat branşı Çok Hafif Hava Araçları Uçuş Eğitim Okulu adında yeni kurulan bir okul çatısı altında geçiş yaparak halen faaliyetlerini bu okul bünyesinde devam ettirmektedir.
Yelkenkanat Branşımız kurulduğu günden günümüze kadar 1.304 kişiye uluslararası geçerliliğe sahip Yelkenkanat Lisansı vermiştir.
Yelkenkanat Uçuş Eğitim Okulu 5 personel ile eğitim faaliyetlerini devam ettirmektedir.
• Yüksek bir tepeden koşarak, vinç veya motorlu çok hafif hava aracıyla çekilerek havalanan pilot ile kanadın aerodinamik bir bütünlük oluşturduğu motorsuz bir hava aracıdır.
• Pilot kanadın hemen altında, kanadın denge merkezinde Harnes (Kuşam Tertibat) içinde bir sarkaç gibi hareket edecek biçimde durur.
• Pilot Trapez (Kontrol Bar) ile sağa, sola, ileri itiş ve geri çekiş olarak kumandalar verir. Pilotun verdiği kumandalar kanadın hızlanmasını, yavaşlamasını ve dönmesini sağlar.
Teknik Veriler:
• Bir başlangıç kanadının ortalama ağırlığı 20-25 kg aralığındadır.
• Bir başlangıç kanadı çeşitlerine göre 50–100 kg arası pilot ağırlığına uçuş imkanı sağlamaktadır.
• Bir başlangıç kanadının ortalama uçuş hızı 30-75 km/h aralığındadır.
• Bir tandem kanadının manevra hızı 69 km/h civarındadır.
• Bir başlangıç kanadının ortalama stoll hızı 29 km/h civarındadır.
• Katlı halde, kılıfı içerisindeki uzunluğu 5-6 m aralığındadır.
Bu teknik veriler, kanatların seviyelerine göre değişkenlik göstermektedir.
Tandem Yelkenkanat
Tandem Yelkenkanat iki kişinin aynı anda aynı kanat ile uçabilmesine olanak sağlamaktadır. Eğitimlerde öğrencilerin ilk uçuş deneyimlerini kazanmaları ve heyecanlarını yenmeleri amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca yelkenkanat ile uçuş deneyimini yaşamak isteyen fakat gerekli eğitime ve deneyime sahip olmayan kişiler için yolcu uçuşları amacıyla da kullanılmaktadır. İki ayrı harnes ile kanada bağlı olan pilot ve yolcunun, pilotun kontrolü ile kalkış, uçuş ve iniş yapmalarını sağlamaktadır. Uçuş için gerekli olan kalkış, uçuş ve iniş prensipleri yelkenkanat ile aynıdır. Yalnız uçuş yapılan yelkenkanatlardan tek farkı taşıdığı ağırlığın daha fazla olmasından dolayı, daha fazla yüzey alanına sahip olmasıdır.
Teknik Veriler:
• Bir tandem kanadının ortalama ağırlığı 32 kg civarındadır.
• Bir tandem kanadı çeşitlerine göre toplamda 100 – 200 kg arası pilot ve yolcu ağırlığına uçuş imkanı sağlamaktadır
• Bir tandem kanadının ortalama uçuş hızı 30 - 80 km/h aralığındadır.
• Bir tandem kanadının manevra hızı 69 km/h civarındadır.
• Bir tandem kanadının ortalama stoll hızı 26 km/h civarındadır.
• Katlı halde, kılıfı içerisindeki uzunluğu 6.5 m civarındadır.
Bu teknik veriler, kanatların seviyelerine göre değişkenlik göstermektedir.
Motorlu Yelkenkanat
Motorlu Yelkenkanatın farkı harnes ile birleştirilmiş olan motor ve pervanedir. Pervanenin oluşturduğu itiş gücü ile kalkış için bir tepe gerekli olmadan, uygun bir araziden kalkış ve iniş yapabilmektedir. Termik veya irtifaya ihtiyaç duymadan yakıtın yettiği sürece havada kalabilmektedir. Genellikle gösteri ve mesafe uçuşları amacı ile kullanılmaktadır.
Başlangıç kursu 15 eğitim günü olarak planlanır. Uçuş eğitimleri maksimum 50 m yükseklikteki tepelerden yaklaşık 30 sorti süzülme eğitimleri ve teorik dersleri kapsamakta. Bölgede eğitim için uygun tepe olmaması durumunda vinç sistemi ile eğitim gerçekleştirilir. Öğrencilerin gelişimi için bölgenin ve meteorolojik şartların uygun olması durumunda öğretmen eşliğinde bir sorti yelkenkanat tandem uçuşu yapılmaktadır.
Eğitimin vinç ile yapılması veya meteorolojik şartların uygun olmaması gibi nedenlerle kurs süresinde değişiklikler olabilir.
Kursa Katılım Şartları;
Tekamül kursu iki ay sürmekte olup Eskişehir İnönü Havacılık Eğitim Merkezinde tek merkezli olarak planlanmaktadır. Eğitim yaklaşık 250 m yüksekliğindeki tepeden toplamda 25 saatlik uçuş eğitimleri ve teorik dersleri kapsamaktadır. Eğitimin ilk safhaları başlangıç kursunda olduğu gibi alçak tepe süzülüşleri ile başlanıp öğretmen ile yapılan tandem uçuş sonrası yüksek tepe uçuşları ile devam etmekte.
Kursa Katılım Şartları;